"Failure is so important. We speak about success all the time. It is the ability to resist failure or use failure that often leads to greater success. I’ve met people who don’t want to try for fear of failing. - J.K. Rowling
Öncelikle yazılarıma gösterdiğiniz ilgiden dolayı çok teşekkür ederim. Mailleriniz, telefonlarınız beni daha da fazla paylaşmaya teşvik ediyor, sesinizi duyurduğunuz icin çok tesekkur ederim.
Bu arada yanlış anlaşılmasın lütfen, ben yazılarımı kurumsal hayatta çok iyi bir kariyerim olduğu için, sizden daha iyi bildiğim için, ya da direktor veya CEO iken kariyerinin zirvesinde işi bırakan bir kişi olarak yazmıyorum. Sadece benim isteğim ve hayalim direktor ya da CEO olmak değilmiş diye yazıyorum. Aslına bakarsanız şu an kendi işimde hem CEO, hem de CIO (chief innovation officer) olabiliyorum. Bütün o anlam yüklediğimiz "title" ların aslında size ne ifade ettiğini bulmanız için yazıyorum belki de. Bu sebeple sizlerle kurumsal hayatta neden başarısız olduğumu paylaşmak istiyorum bugün. Ve size itiraf ediyorum ben oldukça “başarısız” oldum. Hem de çok uzun zaman. Neden mi? İşte sebepleri:
1. Vazgeçtim.
"Don’t be trapped by dogma—which is living with the results of other people’s thinking. Don’t let the noise of other’s opinions drown out your own inner voice. And most important, have the courage to follow your heart and intuition. They somehow already know what you truly want to become. Everything else is secondary. - Steve Jobs
Hayallerimden, yapmak istediklerimden, yeteneklerimden kurumsal hayat için vazgeçtim! Az değil 10 sene. Kendimi unuttum, sonra hatırlamak uzun zaman aldı:) Size bununla ilgili bir hikaye anlatmama izin verin lütfen.
Bir şahin yumurtası yuvarlanarak tavuk kümesine düşer. Yumurtalardan
civcivler çıkmaya başlar. Bizim şahin siyah, diğerleri sarı. O andan itibaren farklı olduğunu anlamıştır, fakat bunu kimse kabul etmek istemez. O da diğer civcivler gibi davranmaya başlar, böylece kabul görecektir yani kafası hep yerde mısırları gagalarken.
Sonra bir gün gökyüzünde kocaman bir şahin görünür, olağanca heybetiyle uçmaktadır, belki de yavrusunu aramaktadır. O esnada bizim yavru şahin heyecanla ve mutlulukla diğer civcivlere şöyle der: “Baksanıza, ne kadar güzel uçuyor, bir gün ben de böyle uçacağım!” Diğer civcivler kahkahalarla güler ona ve dalga geçerek: sen bir tavuksun ve tavuk kalacaksın, tavuklar asla uçamaz! Sen önündeki mısırları yemeye devam et! derler. Ve küçük şahin mısırını mutsuz bir şekilde gagalamaya devam eder...eder...eder...(Bitti.)
İşte uzun sure böyle hissettim ben… Diğer civcivlere inandım ve tabii ki de uçamayacağıma da…Kanatlarımı saklamakla ve normalleşmeye çalışmakla o kadar vakit kaybettim ki! Aslında sizi özel yapan şey normal olmamanız belki de, hiç düşündünüz mü?
2. Ailemle yeterince vakit geçirmedim.
Senin adına sevindim. - Babam
İnsan bu hayattan yaş aldıkça şunu farkediyor ki, seçemediğiniz tek şey aileniz. Sizin en önemli ve özel destek grubunuz yani. Ben bunu böyle göremedim. İlk evden ayrıldığımda 11 yaşındaydım. Babamın tayini küçük bir kasabaya çıkmıştı. Her haftasonu 105 km uzaktaki dershaneye gidiyordum sabah 5 te kalkarak. Bütün o güzel piknikleri kaçırdım. Sonra anadolu lisesinde ilk 2 sene akrabalarımın yanında kaldım. Babamın apandisit ameliyatı olduğunu, onlara süpriz yapmak için geldiğim bir haftasonu kapıyı kimse açmayınca komşumuz söylemişti. Çantayı fırlatıp hastaneye kadar koştuğumu hatırlıyorum.... Ve onu öylece yatarken bulduğumda nasıl ağladığımı. Sonra fen lisesi, üniversite ve iş hayatı derken onlarla yeteri kadar vakit geçiremediğimi şimdi farkediyorum. Bu hayatta her şeyi ama her şeyi değiştirebilirsiniz, isminizi bile! Fakat aileniz sizin denkleminizdeki o en önemli sabittir. Ona verdiğiniz anlam ve katsayı ne kadar fazla olursa denkleminizin zenginliği artar. Limit sonsuza yakınsamıyor bu denklemde, farkındasınız değil mi? Hala şansınız varsa arayın onları, sevdiğinizi söyleyin, mutlu edin,
Şimdi sizi biraz rahatsız edeceğim, fakat ben ailemle geçirecek 72(!) ziyaretim olduğunu öğrendiğimde şok oldum! İstifa etmemin sebeplerinden biridir ayrıca, ailemle kaliteli vakit geçirebilmek. Neden mi bahsediyorum? Buradan öğrenebilirsiniz. (seeyourfolks.com) Çok rahatsız edici yalnız, uyarmadı demeyin...
3.İnsanlara çok değer verdim.
"I don't know the key to success, but the key to failure is trying to please everybody. - Bill Cosby
Ben hümanistim, yani insanları seviyorum. Herkesin içindeki potansiyeli yaşaması gerektiğine inanıyorum. Dünyanın neresinde olursa olsun, bunun için çabalamaktan hiç vazgeçmiyorum. Fakat kurumsal hayatta bunun bir sorun olacağını nereden bilebilirdim? Çok insan odaklısın, daha profesyonel olman gerek, çok iyi niyetlisin sözlerini mütemadiyen duyuyordum. Benim için en güçlü özelliklerim ve beni ben yapan değerlerimken maalesef bunları gelişime açık alan olarak duydum. Acı ama gerçek!
Belki bakış açılarını değiştirebilirim diye ümit ettim, fakat başarısız oldum.
Nietzsche Agladiginda kitabında şöyle bir paragraf vardır:
"Ümit mi? Ümit en son kötülüktür. İnsanca, Pek İnsanca adli kitabımda Pandora’nin kutusu açilip Zeus’un içinde sakladigi bütün kötülükler dünyaya saçıldığı zaman, orada son bir kötülük kaldigindan kimsenin haberi olmamıştı: Ümit. O zamandan beri insanlar yanlışlıkla kutuyu ve içindeki ümidi iyi şans diye yorumladı. Fakat Zeus’un arzusunun, insanların kendisini işkenceye teslim etmeleri olduğunu unuttuk. Ümit kötülüklerin en kötüsüdür, çünkü işkenceyi uzatır."
4. Yardım istemedim.
"We can't help everyone, but everyone can help someone. - Ronald Reagan
Şöyle bir durum var ki iş hayatında yaşadığınız olaylar bir tek sizin başınıza geliyor sanıyorsunuz, ya da sorununuzu anlatırsanız aslında sorunun çok saçma olduğunu söyleyeceklerini. Ben de güçlü olmaya çalıştım, hallederim tek başıma sandım ve yapamadım, olmuyormuş. Kariyer ve geleceğim konusunda uzun süre ne bir mentor ne de bir koçla çalıştım. Çok zaman kaybettim bu sebeple. Benim kendi işimi kurma gücüm, kendi koçumla yaptığım bir görüşme sonrasında şekillendi, kendime güvenimi tekrar kazandım. Çok iyi bir hismiş, neden bu kadar uzun süre beklemişim inanın hiç bilmiyorum.
5. Kendime güvenimi kaybettim.
"I have missed more than 9,000 shots in my career. I have lost almost 300 games. On 26 occasions I have been entrusted to take the game winning shot, and I missed. I have failed over and over and over again in my life. And that is why I succeed. - Michael Jordan
Yapamayacağıma inandım, İnandım gerçekten, inandırdılar. Kendi değerimin ve yeteneklerimin karşılığını isteyemedim, hep az paraya çalıştım, paraya önem vermedim. Nasılsa bir gün hak ettiğimi verirler dedim. Sizce sonuç ne oldu? Sadece vakit kaybı bahaneler, oyalanma ve haksızlık hissiyle başbaşa kalış. Ben yaptım siz yapmayın lütfen hakkınızı isteyin, yeteneklerinizin, emeğinizin ve en önemlisi zamanınızın karşılığını...
6. Korktum.
"There is only one thing that makes a dream impossible to achieve: the fear of failure. - Paulo Coelho
Sadece korktum!
7. Sağlığıma önem göstermedim.
"Pain is temporary. Quitting lasts forever. - Lance Armstrong
Biliyor musunuz? Bedeniniz zihninizin yapmak istediklerine her zaman uyum gösteriyor, fakat bazen saçmalayınca sizi uyarıyor. Bu uyarı işaretlerini kaçırdım ben. Geçen sene gitmek istemediğimi bile bile zorla işe götürmeye çalıştığım bedenim artık son sinyalini verdi. Ön çapraz bağlarımı kopardım ve menisküsümü yırttım. Hayır profesyonel futbolcu değilim:)
Nasıl mı oldu? Onu bir ara merak edenlere anlatırım, ama hiç sebepsiz diyebilirim. Sonrasında acildeki doktorlar psikolojik dedi eve gönderdi ve 2 gün sonra işe gittim. Tabii ki neden ben bile anlam veremiyorum şu an, sanki gitmesem suçluluk duyarım diye herhalde, şu an çok saçma geliyor. İşi bırakıp ameliyat olamadım uzun süre, sonra oldum 1 ay rapor aldım, doktorun 2 ay mutlaka dinlenmelisin demesine aldırmadan…Bilmiyorum tanıdık geldi mi?
Size bunları neden yazdım merak ediyorsanız söyleyeyim. Bunlar benim en büyük başarısızlıklarım, listeyi uzatmak mümkün.. Fakat aynı zamanda benim bugün kendi isteklerimi ve çok sevdiğim işimi bulmama yardım eden, kendim olma yolunda benim en değerli hediyelerim. Çünkü, eminim ki hayatım çok da kolay olsaydı ve düşmemek için tırmanmasaydım, hep oturduğum yerde kalırdım.
Peki benim asıl merak ettiğim şey sizin en büyük başarısızlığınız ne?
Nietzsche’nin sevgilisi Lou Salome’ye gönderdiği bir mektupla size veda etmek isterim.
Öyle bir hayat yaşıyorum ki ,
Cenneti de gördüm , cehennemi de
Öyle bir aşk yaşadım ki
Tutkuyu da gördüm ,pes etmeyi de.
Bazıları seyrederken hayati en önden,
Kendime bir sahne buldum oynadım.
Öyle bir rol vermişler ki ,
Okudum okudum anlamadım.
Kendi kendime konuştum bazen evimde,
Hem kızdım hem güldüm halime,
Sonra dedim ki "söz ver kendine"
Denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin,
Sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin,
Uçmayı seviyorsan, düşmeyi de bileceksin.
Korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayatı seyredersin.
Öyle bir hayat yaşadım ki ,
son yolculukları erken tanıdım
Öyle çok değerliymiş ki zaman,
Hep acele etmem bundan, anladım...
Sevgilerimle,
Gizem