"I wish you could see what I can see. Sometimes you have to go up really high to understand how small you are. I am coming home now. - Felix Baumgartner
2 sene önce 1 gün sonra ne olmuştu hatırlıyor musunuz? Ne yaptığımı hatırlamıyorum, pazar keyfi yapıyordum, o son kadehi içmeyecektim, sevgilimle ayrıldım/barıştım, iş arıyordum,.. diyorsanız... Yok artık gerçekten mi? Ben başka bir şey anlatacaktım oysa ki. İş hayatı ile ilgili bir yazı olmayacak bu yazım, o yüzden baştan sizi uyarmak isterim. Hayatımı değiştiren bir olayı paylaşmak istiyorum bugün sizinle.
Dünyanın diğer ucundan biri geldi, uzun zamandır çocukluk hayallerini gerçekleştirmiş birini görmeyen ve bu konuda umudunu kesmiş olan beni ekran karşısında büyüledi. 43 yaşındaki Felix Baumgartner stratosfer katmanını balon ile geçerek kendini 39000 metre yükseklikten dünyaya bırakacaktı. Bu olay neden mi beni bu kadar etkiledi? Çünkü azmin, kararlılığın, merakın ve heyecanın bir göstergesiydi bu benim için. Uzun zaman sonra biri çıkıp amacını gerçekleştiriyordu, hem de miyonların gözü önünde!
Tam 2 sene önce 1 gün sonra tanık olduğum bu olay, bugün bu yazıyı sizlerle paylaşma cesaretini kazandırdı bana ve belki daha da fazlasını...
İşte karşınızda Felix!
1. Çocukluk hayallerinin gerçek olabileceğini gösterdi.
"If you can dream it, you can do it. - Walt Disney
Kimimiz izlemedi, kimimiz tek başına izledi, kimimiz ise arkadaşlarıyla izledi... İşte ben ailesiyle izleyen garip bir grubun içindeydim. Sürekli ailemle değilim bu arada:) O haftasonu İzmir’e 2. yeğenim Defne yeni doğduğu için gitmiştim. Annemin Felix atlarken ”bu çocuğun annesinin yerinde olmak istemezdim” dediğini, yere indikten sonra ise gözleri mutluluktan yaş dolu bir halde "o çocuğun annesinin yerinde olmak ne kadar da gurur verici" dediğini ve o parıldayan gözleriyle bana baktığını hala hatırlıyorum. İşin garibi o da hatırlıyor:) Yazımın konusunu onlara söylediğimde birlikte aynı o günkü heyecanla olayı tartıştık. Çok garip!
Uzun zaman sonra kendimi "insan" hissettim ve insanların sınırları zorlayarak sınırları esnetebileceğimizi kanıtladı Felix bana. Nedense içim güven ve kararlılıkla doldu. Vay canına yapan yapıyor, ben de yapabilirim dedim. Tabii ki uzaydan dünyaya atlamayı kasdetmiyorum o kadar da değil:)
14.10.2012 tarihindeki atlayışını 38 yıl önce, 5 yaşında hayal ettiğini biliyor muydunuz? Peki sizin 5 yaşındaki hayallerinizi neydi? Şimdi ne oldu? Hayal etmekten hiç vazgeçmemek gerek, biliyorsunuz değil mi? Bir gün gerçek olabilirler çünkü:)
2. Uzun zamandan sonra ilk defa bu kadar odaklı ve heyecanlı bir olayı izledim. (Fight Club dışında)
"Once we believe in ourselves, we can risk curiosity, wonder, spontaneous delight, or any experience that reveals the human spirit. - E.E. Cummings
Televizyon izlemeyen ben uzun zaman sonra ilk defa kalbim taşikardi derecesinde atarak ekran karşısında kilitlendim kaldım O zaman benim hissettiğim şeyler: Gurur, heyecan, imrenme, hayranlık, korku, merak, kaygı, sempati hepsinin karışımıydı. Bir insan kendi hayallerini gerçekleştiriyordu ve tüm dünya onu izliyordu.
Atlayış öncesi beni daha da heyecanlandıran ve ilgimi çeken ise o anda izleyen kişi sayısının saniye saniye artmasıydı. Sanki tüm dünya buraya bağlanıyormuş gibi her saniye binlerce kişi ekleniyordu. (Youtube'da an itibariyle 7 milyonu görmüştüm) Rekor atlayış için son dakikaları sayan ve bize de saydıran biri vardı, uzun zaman sonra. O yükseliyordu, biz ise merakla bekliyorduk….
3. Tarihe geçen bir olaya tanıklık etmenin heyecanını yaşadım.
"You may say I'm a dreamer, but I'm not the only one. I hope someday you'll join us. And the world will live as one. - John Lennon
Ne olacak canım atladıysa, niye bu kadar abartıyorsun ki diyenler için, Felix bir çılgınlık yapmıştır ve ben itiraf etmem gerekirse çılgın insanları hep sevmişimdir. Konfor alanlarından çıkan, hayalleri olan, onları gerçekleştirmek için çalışan ve bu esnada bazı kuralları yıkan. Çünkü bu tip delilikler çığır açar, yıllar sonra bu olayı hatırlayarak tebessüm ettirir, hakkında espriler yapılır "vay be!" denilir. Diğer insanlara bu inanç ve kararlılık, cesaret ve ilham verir.
Cesaret korkmamak değil, korkarken devam edebilmek de demektir.
Felix Baumgartner aşağıdakileri başarmış bir insandır:
En hızlı serbest düşüş: Felix'in serbest düşüş sırasındaki en yüksek hızı 1.342,8 km/s
En yüksek irtifadan serbest düşüş: 39.044 metre (yani 39 km. önceki rekor: 31.333 metre)
En yüksek irtifaya insanlı balon çıkışı: 39.044 metre nihai yükseklik (önceki rekor: 34.668 metre) (Bkz: Wikipedia)
Kısacası bütün bunları gerçekleştiren Felix dünya'ya ayak basınca biz de basmış sayıldık:)
4. İnsanların limitleri aşacağına dair inancımı yeniden kazandım.
"Never set limits, go after your dreams, don't be afraid to push the boundaries. And laugh a lot - it's good for you! - Paula Radcliffe
Ben televizyon başında rahatım yerinde bir elimde kahve miskin miskin otururken kendisi stratosferden aşağıya atladığı için, benim ve dünya üzerindeki neredeyse kimsenin cesaret edemeyeceği bir şeye cesaret edip bizim limitlerimizi esnettiği için ona hayran olmamak elde değil.
İnsan en basit haliyle sınırları aşarak sınırları belirliyor. Çarpa çarpa sınırlarımızı genişletiyoruz. Belki de çoğumuzun umutsuz, endişeli ve belirsiz bir gelecek kaygısıyla tıkandığımız bu hayatta, aynı hayatın içinden böyle insanların çıkması bizim için hala umut olduğunu göstermiyor mu sizce de? Kim bilir?
5. İnovasyon, dizayn ve pazarlama ne kadar da önemliymiş, anladım.
"You can design and create, and build the most wonderful place in the world. But it takes people to make the dream a reality. - Walt Disney
Redbull Felix'e sponsor olarak büyük bir risk aldı bu olayda, fakat oldukça başarılı bir reklam kampanyası oldu onlar için. Marka değerini arttırdı bir anda. Doğru zamanda doğru kişiye inandı, destekledi ve yatırım yaptı. Geri dönüşünü de fazlasıyla aldı. Felix'in atlayışı 50 milyon euro'ya mal olmuş. Tahminlere göre Redbull, Felix için harcadığı paranın bir hayli fazlasını kazanarak marka değerini £5 milyar Pounda çıkardı. En değerli marka sıralamasının içinde ilk yüzde. (Bkz: Forbes) Sevin ya da sevmeyin ama en iyi yatırımıdır bu Redbull'un bence. Tabii ki basın toplantısında sponsor olan Redbull'u değil de su içmesi de sempatimi arttırdı:)
Bu arada bu atlayış esnasında Felix yalnız değildi, tam 52 yıl önce bu atlayışın benzerini çok daha az teknolojiyle ve basit ekipmanla yapan Joe Kittenger da ona koçluk yapıyordu bu serüvende. Müthiş bir ilişkileri vardı ve bu beni çok etkiledi. Ne yaparsanız yapın, mutlaka destek grubunuzun ve iyi bir ekibinizin olması bu hayatta sizi tahmin ettiğinizden daha da yukarılara taşıyor, bütün dünya ile birlikte unu görmüş oldum.
6. Başka bir insanın hayalini gerçekleştirirken izlemek biraz korkutucu olabiliyormuş.
"Limits, like fear, is often an illusion. - Micheal Jordan
Felix atlarken bir an (yaklaşık birkaç saniye) sürekli bir flat spine girdi kontrol merkezindeki ve ekran başındaki herkes nefesini tuttu, resmen gözlerim dolarak bekledim dursun dedim ne olur dursun, annesinin oğlunu bu şekilde izlemesi ise durumu iyice dramatik hale getiriyordu. Düşünsenize...
Döndü, döndü, döndü ve o durdu, dengesini korudu tekrar ve herkes alkışlamaya başladı, tabii ki biz de! Çoğu sorunumuz, derdimiz, sıkıntımız o kadar büyük geliyor ki bazen...Hiç bitmeyecek, hiç geçmeyecek gibi hissediyoruz, fakat geçiyor. Bazıları biraz daha uzun zaman alıyor ama geçiyor, inanın.
Adamın derdi ne, rahat mı battı da 30 km yukarıdan atlıyor, kendi düşen ağlamaz diyenler de yok mu, tabii ki var. Özellikle güzide memleketimiz bu konularda çok iyi bilirsiniz. En yüksek atlayışı inşaattan kuma atlamak olan bizler eleştirmeyi çok severiz. Uçan adam Sabri ve kendini Pokemon sanıp atlayan çocuk var serde, kaçınılmaz eleştirmemiz. İşte bu sebeple derdi ne diyenler için Felix'in derdi de bu, kendine koyduğu hedef bu, ama çılgın, ama deli cesareti ama istikrar ne derseniz deyin, bir şeyleri değiştirdiği gerçeğini yadsıyamayız. Bizler eleştirmekten ve hayıflanmaktan daha fazlasını yapmalıyız, harekete geçmeliyiz belki de ne dersiniz?
Mevcut durumuyla yetinmeyen, hayalperest, idealist, sınırları zorlayan karakteri ile insanların ilerlemesini sağlayan anlayışın temsilcilerinden biridir Felix benim için. Artık hepimiz insanların (en azından bazılarının), 39 bin metreden serbest düşüş yöntemiyle yeryüzüne atlayabileceğini biliyoruz. Bütün bu cesaret ile yılmayan ve sürekli deneyen insanlara ihtiyacımız var hem de çok!
7. Ne kadar küçük olduğumu tekrar hatırladım.
"If you think you are too small to make a difference, try sleeping with a mosquito. - Dalai Lama
En sevdiğim mavi gezegenemizin mavisiymiş bunu tekrar hatırladım Felix yükselerek dünyamızı yukarıdan görmeye başladıkça...
Ne demiş Nesimi:
"Kah çıkarım gökyüzüne seyrederim alemi
Kah inerim yeryüzüne seyreder alem beni"
Şimdi sizden bir şey yapmanızı istiyorum izninizle. Gözlerinizi kapayın lütfen… Şu an değil tabii ki bu paragrafı okuduktan sonra, fırsat buldukça:)
Arada iş yerinde bir şeylere canınız sıkıldığında oturduğunuz yerde biraz hafifçe zoom out yapın kendinize önce Türkiye, sonra Avrupa, sonra dünya, sonra samanyolu, yavaş yavaş uzaklaşın ve yükselin yapabiliyorsanız. İşte dünyamız o güzel mavi gezegen minicik bir nokta sürekli dönen. Siz de şu anda saatte 40 km hızla dönüyorsunuz onunla birlikte. Ama biz bunu unutuyoruz değil mi?
Kendi büyük (!) sorunlarımız var, var evet inkar etmiyorum ama lütfen arada da hatırlayın bunu. Uzayda dönen bir gezegen içinde yaşayan canlı organizmalarız biz. Hayalleri, umutları, hayal kırıklıkları, açgözlülükleri, kibirleri, heyecanları, sevinçleri, üzüntüleri olan…İnsanlarız.
"The people who are crazy enough to think they can change the world are the ones who do. - Steve Jobs
Kısacası ben de dahil birçok insana hayatlarımızın, sabah 8 akşam 5, küçük ve sıkışmış hayatlarımızın anlamsızlığını ve sıradanlığını bir tokat gibi çarpan atlayış olmuştur. İnsanlar neler yapıyor, neleri kendilerine neleri amaç ediniyor, ben hala, sabah işe git, akşam işten çık, eve git, arada arkadaşlarla dışarı çık, gel eve uyu, uyanmak için alarm kur, gelecek planı yap, para biriktirmeye çalış ama hep başarısız ol, gitsem mi kalsam mı diye düşün... Kendimi paradoksladığımın farkına varmamı sağladı Felix. Tamam kalkıp uzaydan atlamayalım da, bir şey yapmam gerektiğini bana vurucu bir şekilde göstermiştir.
Hepimiz bu hayatta ama büyük ama küçük iz bırakıyoruz ve hayatımızın anlamını bulmaya çalışıyoruz,veya çalışmıyoruz. Benim şahsen bu hayatla bir derdim var ve bu benim ilerlememi sağlıyor, motive ediyor ve güç veriyor. Benim derdim insanların kendi potansiyellerini yaşaması, daha mutlu ve sağlıklı toplumların oluşması, daha güzel bir gelecek hayali... Benim derdim bu!
Peki sizin derdiniz ne?
Sevgilerimle,
Gizem