top of page
Yazarın fotoğrafıGizem Şahan

SEVİYORSAN GİT KONUŞ BENCE...


"Milyonlarca yıl insan türü hayvanlar gibi yaşadı. Ancak sonra bir şey oldu tüm hayal gücümüzü ortaya çıkaran. Konuşmayı ve dinlemeyi öğrendik. Konuşma fikirlerin iletişimini sağladı, insanlığın birlikte çalışıp imkansız şeyler başarmasını da. İnsan türünün en büyük kazanımları konuşma ile geldi, ve en büyük hataları konuşmamaktan. Böyle olmamalı. En büyük umutlarımız gelecekle birlikte gerçek oluyor. Teknoloji kullanımı ile, imkanlar sınırsız. Sadece konuşuyor olduğumuzdan emin olmamız gerek. - Stephen Hawking

Ne oluyor da bizler bazen ifade edemiyoruz kendimizi? Ateş basıyor, kocaman bir yumru oturuyor boğazımıza da konuşamıyoruz? Oysa ki bir konuşsak, bir anlatsak derdimizi çözülmez sandığımız çoğu sorunu çözeceğimizi bile bile… Ne oluyor da yöneticimize, sevdiklerimize, arkadaşlarımıza, iş görüşmesinde karşımızdakilere, sunum yaptığımız kişilere anlatamıyoruz aklımızdan geçenleri?

Geçen hafta Uluslararası Proje Yönetim Gününde yaptığım konuşma sonucunda bu yazıyı yazmak istedim ve sizinle paylaşmak, belki o güzel sesinizi duyurmak istersiniz diye:) Senelerdir seyirci koltuğunda oturmamla şimdi konuşmacı olmam arasında ne fark var diye sordum kendime. (Ayakta olmanın dışında:) İnsan sevdiği ve inandığı bir şey yaptığında, hayalleri olduğunda, paylaşmak istediğinde yerinde duramıyor! Çok heyecanlı ve çok keyifli zaman geçirdim. Çok da heyecanlandım ilk kez bu kadar kalabalık önünde sahnedeydim. Bu sebeple de sizlerle konuş-a-bilmenin yollarını paylaşmak istedim naçizane…

1. Heyecanın durması gibi bir konu yok, geçelim.

"Don't think. Thinking is the enemy of creativity. It's self-conscious, and anything self-conscious is lousy. You can't try to do things. You simply must do things. - Ray Bradbury

Kalp atışlarının hızlanması, hafif titreme, vücut sıcaklığındaki artış…Bunlar heyecan duyduğumuzda olan şeyler değil mi? Adrenalin, dopamin ve bilimum hormonlar bir anda vücudumuza hücüm ediyor da kontrolü ele geçiriyor gibi hissetmiyor muyuz? Heyecan duymak gerçekten de çok güzel bir şey ve sizi motive ediyor, fakat stres ve gerilimli olan heyecanı, tutku ve enerjiye dönüştürmek asıl kilit nokta. Bu sizi hem motive ediyor, hem de sizi dinleyenlerle bağ kurmanızı kolaylaştırıyor. Böyle bir heyecanı en son ne zaman yaşamıştım diye kendime sorduğumda herhalde üniversite sınavına girmeden tam öncesindeydi.

2. Dürüst olun.

"Rather than love, than money, than fame, give me truth. - Henry David Thoreau

Önce kendinize dürüst olduğunuzda sizi dinleyen insanlara da dürüst olmanız kolaylaşıyor. Hata mı yaptınız, bir şey mi unuttunuz, bunu tatlı bir dille karşınızdakine söyleyin. İnanın onlar da en az sizin kadar kalabalık önünde konuşmanın ne kadar zor olduğunu biliyor, size destek olmak için ellerinden geleni yapacaklardır. Ne hissediyorsanız söyleyin ve karşınızdakinin size yardımcı olmak için elinden geleni yaptığına şaşırarak desteklerini kabul edin.

3. Kendiniz olun.

“When I get ready to talk to people, I spend two thirds of the time thinking what they want to hear and one third thinking about what I want to say. ― Abraham Lincoln

Ne anlatıyorsanız, hangi bilgiyi vermek istiyorsanız güncel dataları ve görselleri kullanın. Geçmiş ve nostalji güzel olabilir, klasikler her zaman değerlidir ve fakat artık yeni şeyler söylemek gerek:) İnsanlar artık aynı şeyleri görmekten bıktılar, o yüzden çok iyi araştırın ve en güncel bilgileri kullanmaya çalışın.

Anlatacağımız konuyu sevmek çok kolay olabilir fakat benimsemek ise çok zor. İçselleştiremediğimiz her insanla ve her konuyla kendimizden de uzaklaşmış oluyoruz bir parça. Farkettiğimizde ise bin ışık yılı öteden ötekileştirdiğimiz benliğimiz el sallayarak uğurluyor bizi. Belki 1 saniye belki de bin ışık yılı öteden ayırt edemiyoruz o anlarda. Tek yapabildiğimiz hafıza kayıplarına sığınarak unutmaya ve utanmaya programlamak bilincimizi. Kendimiz alt üst olmuşken bilinç altı veya üstünü ayırtedemememiz kadar doğal olan birşey yok değil mi? Siz en iyisi kendiniz olun:)

4. Yaratıcı olun.

"Creativity is just connecting things. When you ask creative people how they did something, they feel a little guilty because they didn't really do it, they just saw something. It seemed obvious to them after a while. That's because they were able to connect experiences they've had and synthesize new things. - Steve Jobs

Kendinizi şaşırtın ki insanları da şaşırtabilin. Yaratıcı ve farklı olmak iyidir, insanları sıkmaz, merak ederler ve size soru sorma fırsatları olur. Hepimiz yaratıcıyız, bundan eminim. Yaratıcı doğulmaz, olunur, gerçekten. Biraz çabalamak gerek, üzerine düşmek gerek, üzerine düşünmek gerek, paylaşmak gerek. Sadece kendi kendmizin farkımıza varmamız gerekiyor bu süreçte. Kendimizi tanımaktan geçiyor en basit ve aynı zamanda da en zor adım.

5. Akışa bırakmayın.

"Only dead fish go with the flow. - Andy Hunt

Kişisel gelişim kitaplarının aksine özellikle konuşmanız esnasında akışa bırakmayın demek istiyorum. Ne söyleyeceğinizi, bir önceki cümle ile bir sonraki arasında, bağı koparmamaya ve anlamı kaybetmemeye dikkat edin lütfen. Arabaları kovalayan köpekleri bilirsiniz. Sadece kovalarlar ve yakaladıklarında ne yapacaklarını bilmezler hani. İşte siz sunum yaparken de zamanı öyle kovalamaya meyilli oluyoruz. Bunun farkına vardığınızda durun. Sadece durun…Hızlı konuşmaktan daha iyi emin olabilirsinizJ

6. Sessizliğin gücünü keşfedin.

“When you have nothing to say, say nothing. ― Charles Caleb Colton

Ne anlatmak istiyorsanız net olun, yoruma açık cümlelerden ziyade söylemek istediklerinize odaklanın. Güçlü sorular sorun ve cevap yerine sessizce bekleyin. Karşınızdakine izin verin, düşünmesine ve size anlamasına. Sessizliğin gücünü kullanın.

7. Gülümseyin

“If writers wrote as carelessly as some people talk, then adhasdh asdglaseuyt[bn[ pasdlgkhasdfasdf. ― Lemony Snicket, Horseradish

İçinizden gelerek gülümseyin, bırakın mutluluğunuzu, yaptığınız işi ne kadar çok sevdiğinizi, hayallerinizi gerçekleştirmeyi ne kadar çok istediğinizi gülümsemeniz ve o güzel enerjiniz anlatsın. Bunu karşı tarafa geçirin, sizinle birlikte hissetsinler. Onlarla birlikte gülümseyin gözlerinin içine bakarak. Ancak o zaman size değer vererek sizin söylediklerinizi dinlemeye açık oluyorlar. Çünkü çocuklarda olduğu gibi, hoşumuza giden insanları dinleme eğilimimiz daha yüksek oluyor.

Hayat hep toz pembe değil tabi ki! Bazen araya dinamik maviler, tutkulu kırmızılar, iç karartıcı siyahlar da beliriyor hayat tuvalimizde... Ama bu resmin en son anında bunların hepsi çok güzel görünüyor gözüme nedense...O fırça darbelerindeki hisleri unutarak izlere bakıyoruz ve iz bırakıyoruz hayatta ki asıl güzel olan bu.

Hayata ve insanlara o güzel izinizi bırakmanız dileğiyle…

Sevgilerimle,

Gizem


5 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page