top of page
Yazarın fotoğrafıGizem Şahan

BEYAZ KUTUP AYISI DÜŞÜNME!


Polar_bear_swimming_in_zoo.jpg

Düşündün mü? Peki, sonrasını okuma o zaman. Ama okuyacaksın değil mi? Çünkü birilerinin sana yapma demesinden artık çok sıkıldın öyle değil mi? Düşünme, okuma, yapma, gitme, konuşma… Sorun değil, gerçekten… Eğer yapma denilen şeyleri yapsaydık emin ol ne ben bu yazıyı yazıyor olacaktım, ne de sen okuyor olacaktın. Peki ne oluyor da o beyaz kutup ayısını düşünüyoruz? Hadi gel en iyisi biz birlikte keşfedelim….

“The brain is a wonderful organ; it starts working the moment you get up in the morning and does not stop until you get into the office. - Robert Frost

O güzel beynimiz bize türlü kandırmacalar yapıyor hayatımızın her anında ve onun nasıl çalıştığını anlamaya ihtiyacımız var. Beynimiz, bu evrende bizim bildiğimiz en komplike şeylerden birisi, tabii ki evrenin kendisinden sonraJ Bu konu ile ilgili uzun bir yazımı önümüzdeki günlerde sizlerle paylaşacağım, çalışmalarım devam ediyor:) Şimdilik konumuza odaklanalım: Ne oluyor da biz hayatımızda yanlış olduğunu düşündüğümüz kararlar veriyoruz? Ne oluyor da bize söylenenin aksine o beyaz kutup ayısını düşünüyoruz?

“I like nonsense, it wakes up the brain cells. Fantasy is a necessary ingredient in living, it's a way of looking at life through the wrong end of a telescope. Which is what I do, and that enables you to laugh at life's realities. - Dr. Seuss

Çok basitçe hislerimiz bize neyin önemli olduğunu söylüyor çoğu zaman, karar verme aşamasında da mantıkla birlikte hareket ediyorlar. Anılarımız ve hislerimiz ise bizim yargılarımızı oluştuyor. İyi de olsa, kötü de olsa bu duygularımızın geçici olduğunu fark ediyoruz. Trafik sıkışıklığı canımızı sıkıyor, hediyeler sevindiriyor, sehpaya çarğtığımız ayak parmağımız öfkelendiriyor…Ama kızgınlığımız, mutluluğumuz ya da sinirimiz çok uzun sürmüyor değil mi?

Aynı şekilde patronumuza öfke dolu bir mail gönderir, sevdiğimiz birine çok kırıcı bir söz söyler, ya da ödeyemeyeceğimiz bir şey satın alırsak, bize bunları yaptıran etki geçer geçmez pişman olabiliriz. Eskiler boşuna dememiş “Sabah ola hayrola”, “Söylemeden önce 10’a kadar say”, “Karar vermeden önce derin bir nefes al” diye…

Ama olayların en hararetli anında yaptığımız eylemleri tekrarlamaktan gerçekten de vazgeçebilir miyiz? Yoksa onları baz alıp diğer davranışlarımız için referans noktası olarak mı kullanırız? İdeal bir dünyada yaşasak, hangi ruh halinde mantıksız bir insan gibi davrandığımızı hatırlayabilir ve o davranışı sürdürmeye gerek kalmadığını farkederiz. Ama gerçek şu ki; biz insanlar attığımız adımları hatırladığımız halde geçmiş duygularımız konusunda çok zayıf bir belleğe sahibiz. (Geçen çarşamba günü saat 15:00’te kendini nasıl hissettiğini hatırlayabilir misin?)

Bu yüzden de aynı kararları vermeye devam ederiz. Hatta bunlar o anki duygularımıza dayalı kararlar olsa bile! Kısacası duygularımıza göre hareket ettiğimizde uzun vadeli kararlarımızı etkileyen anlık kararlar veririz. Ve bunu çok da düşünmeyiz:)

“Any man who reads too much and uses his own brain too little falls into lazy habits of thinking. - Albert Einstein

Peki ben bütün bunları neden anlatıyorum? Mükemmel değiliz ve olmak zorunda da değiliz de ondan! Yapacağımız iş, yazacağımız kitap, aldığımız karar mükemmel olmak zorunda değil…Aradığınız şeyi bulduğunuzda, aradığınız şey olmayacak zaten…O yüzden neden vakit kaybediyoruz?

"Stop wishing start doing – me:)

Hadi hemen başlayalım!

Sevgilerimle,

Gizem


7 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page