Diyorsan eğer, belki bu yazıyı okumaya karar verebilirsin, en azından 1 kişiyi mutlu edersin, yani beni:)
Senin bu yazıyı okuman beni neden mi mutlu edecek? Bilmiyorum ki, belki de 3 dakikalığına seninle bu anı paylaşmama izin verdiğin için...
“Don’t comfort me with a lie. Hurt me with a truth”
Ne oluyor da karar veremiyoruz? Ya da zor bir kararla karşı karşıya kaldığımızda bizi karar vermekten ne alıkoyuyor?
İşte 10 adımda karar verme...demiyorum hobi olarak gene VER.
1. Sen Kimsin?
Çoğumuz bunu arıyoruz, sorguluyoruz ve bunun üzerine düşünüyoruz değil mi?
Pek değil:)
Aslına bakarsan kendini pek de dinlemiyorsun. Mide sorunları mı yaşıyorsun? Stresten ülser mi oldun? Al bir laksatif, rahatla (DEMİYORUM)
Aman bunu yapma lütfen. Beynimiz ile midemiz arasında enteresan bir bağlantı var ve bunu eğer kesersen, “gut feeling” denilen sezgilerini ve hislerini de bastırırsın. (İşte bu makalede detayları bulabilirsin)
Buglarının farkına var.
Hislerini bastırırsan da karar alman zorlaşır.
Tekrar hisset lütfen...
2. Doğaya Dön
Bir şeyler yeşerebilir aslında onlara gereken toprağı, sıcaklığı ve uygun ortamı verdiğinde. Ama karanlık ortamda bekleyip de çimlenen şeyler genelde patates oluyor. Ama bazen patates bile o kadar önemli ki!
Sen ne yetiştirmek istiyorsan onu yetiştir. Kendinde hangi özelliğin yeşermesine izin verirsen o büyür. Büyütmek istediğin özelliklerini de biraz doğanın içinde keşfediyorsun.
3. Aslında Ne Var Biliyor Musun, Çok Zorlama
"Gizem, iyi güzel de hep çok çalış, emek harca, dene dene diyordun peki bu ne şimdi?" diyorsan eğer, evet doğru duydun. Çok zorlama.
Peki o kararın zorlamaya değer olup olmadığına nasıl karar vereceğim?
Bazen bazı şeyleri zorlamak iyidir ama olmayacaksa neden vakit geçsin ki? Hemen diğer fikrini denemeye başla lütfen.
Some of us think holding on makes us strong, but sometimes it is letting go.” Herman Hesse
Bazen hayatı yavaslatmak gerek. Bu kadar hızlı değişimler olduğunda emin ol ki gözden kaçırdığın bir şeyler, yeterince vakit ayıramadığın biri, tadına varmadığın bir an mutlaka vardır.
Ya da en önemlisi kendin varsın.
Sen neden bu kadar hızlı hareket etmek zorundasın ki? Metroya yetişir gibi. Sürekli Kadıköy vapuruna koşanlar gibi! Bırak kaçır. Bir sonrakine binersin. Bu kadar mı önemli? (Evet önemliymiş, bkz: ben bugün bunu gördüm)
Biliyorum arada kendimi paradoksladığım anlar oluyor işte bu da o anlardan biri. Ama hep aynı kalamaz ki insan. Öğrendikçe değişir, değiştikçe öğrenir.
Öyle değil mi?
Aramaktan vazgeçme demiyorum, bulmaktan vazgeç. Yavaşla lütfen.
İşi yavaşlat , hayatını yavaşlat, düşüncelerini ve kaygılarını yavaşlat. Sadece 5 dakika. Yavaşla. Daha ağır nefes al ve ver, etrafına bak, insanları izle, vaktin varsa pencereden uzağa bak. Ne oluyor? Sen neredesin? Şu an saniyede 40000 km hızla dönen bir gezegendesin yahu!
Yavaşla hadi, sonra hızlanırsın.
4. Pes Etme
Leonardo bile kaç seneden sonra Oscar ı aldı.
O alınca, biz de almış sayıldık. (anti klişe ekibi neredesin?:)
Sevindik ya, işte sen de kendi hayatında bir güzellik yaptığında diğer insanlar böyle sevinecek. Senin için. Beni hala eski iş yerlerimde çalışan güzel insanlar, arkadaşlarım destekliyor ve o kadar iyi hissediyorum ki!
O kadar iste yani. Başkaları ne derse desin, vazgeçme ne olur, pes etme hayallerinden.
5. Kalbin mi Kırıldı?
Kolay olmayacak...Elbet üzüleceksin....Mutlaka bir iz bırakacak (mı?)
Tamam tamam, Sezen Aksu şarkısına dönüştürmeyeceğim:) Ama biraz da arabesk bu coğrafyada genetiğimize işlemiş, ne yaparsın.
Üzülme demiyorum. Üzül. Canın sıkılsın. Daral. Acıtsın şu hayat seni. Hisset. Hissetmezsen ne değişecek?
Ben Küçük Prens'i okuyorum ya da izliyorum ağlamak istediğimde. Her zaman da işe yarıyor. Tuhaf ama gerçek:)
6. Zeka vs Akıl
Bazı insanlardan duymuşsunuzdur: "Zeki değil ama akıllı".
Ya da tam tersi.
"Zeki ama çok çalışkan değil."
Ben mesela akıllı olduğumu pek de düşünmem. Zeki? Orası da göreceli:)
Akıllı olmak, rasyonel, sonuç odaklı düşünmek demek. Birini etkilemek istiyorsan saçma hareketler yapmazsın ya hani, senden beklenilenleri yaparsın.
Süprize ve deliliğe pek de yer yoktur akıllıların dünyasında. Onlar hesap yaparlar hep. Ama çoğu zaman da evdeki hesap çarşıya uymaz ve öyle anlarda ne yapacaklarını da bilemezler.
Çünkü bir formülü yoktur yaşamın ve umarsızca kendilerine dayatılanları kabul ederler.
İşte bu yüzden akıllı olmaktan ziyade ortam şartlarına uyum sağlamak ve esnek olabilmek çok önemli. Darwin’in dediği gibi. Türler arasında ne en zeki, ne de en güçlüler hayatta kalır, ortama en hızlı adapte olabilenler türlerini sürdürür.
Peki VUCA dünyasına adapte olmak, her gün bu saçma gündemde boğuşmak, Survivor ve izdivaç programlarını izlemek demek mi adapte olmak? Tabii ki de değil. Sen, kendi potansiyelini aşağıya çeken insanlarla birlikte olmak zorunda değilsin. Ama önce buna karar vermen gerekiyor.
7. Beynini Yakana Kadar Düşünme
“I would like to allocate more time to dating, though. I need to find a girlfriend. That’s why I need to carve out just a little more time. I think maybe even another five to 10 — how much time does a woman want a week? Maybe 10 hours? That’s kind of the minimum? I don’t know.”
Elon Musk
Finans mı? Pazarlama mı?
Onu mu giysem bunu mu?
Pizza mı yesem? Salata mı?
İstifa etsem mi? Etmesem mi?
İzin alsam mı? Almasam mı?
Zam istesem mi? İstemesem mi?
Yönetici olsam mı? Olmasam mı?
Sahil kasabasına yerleşsem mi? Yerleşmesem mi?
Evlensem mi? Evlenmesem mi?
Kendi işimi kursam mı? Kurmasam mı?
Ve daha yüzlercesi...Beynimiz her gün ortalama 600 dan fazla karar alır. Ve ilk verdiğimiz karar da sabah o yataktan kalkmak.
Planlama %60sa aksiyon almak %40. Ama planlama demek beynini yakana kadar düşünmek değil. Denemek, paylaşmak, farklı bakış açılarını araştırmak, analiz etmek ve kendi sentezini yaratmak demek.
Çoğu insan bir koçla çalışmanın aksiyondan ibaret olduğunu sanıyor, oysa ki planlama ve hayatı tasarlamak çok daha hızlı karar almanı sağlıyor. Fazla düşünme, YAP!
8. Hadi Yola Çık! Sonra Yoldan Çık:)
Okumayı yazmayı öğren, ilkokula git, sınavlara hazırlan, anadolu lisesine git, sınavlara hazırlan fen lisesine git, sınavlara hazırlan üniversiteye git, mezun ol, askere git, kurumsal bir işe gir, evlen, çocuğun olsun, emekli ol, torunların olsun, torunlara bak, sahil kasabasına git (gidebiliyorsan) ve ölmeyi bekle...
Offf acıttı..
Bırak acısın. yeterince canımız acıyınca kalkıyoruz o televizyonun karşısından. Ya da evimizdeki kanepeden.
Hayat bu mu gerçekten de? Başka bir hayat mümkün mü?
Araştırmazsan bilemeyeceksin.
9. İş Bulma, İş Yarat
Bu ne demek?
Her an kovulabilir ya da istifa edebilirsin, seni bu hayata tutunduracak yeteneklerini keşfet.
Mesela satınalma uzmanı olmasan ne olabilirsin? Ya da mühendis olmasan?
Domates ekebilir misin mesela bahçeye? Kendi yemeğini yapabilir misin? kekk toplayabilir misin o tepenin arkasından?
Biliyorum aslında iş görüşmelerinde dikkat edilmesi gereken 10 kural gibi yazılar yazmamı bekliyorsunuz ama bunları keşfetmeden iş görüşmelerinde ve hayatta başarılı olmak artık giderek zorlaşıyor.
CEO lar güvenilir, hoşlanabilecekleri ve ekibe uyum sağlayabilen hevesli kişiler seçiyor artık. Gözlerinize bakıyorlar.
"You don't hire for skills, you hire for attitude. You can always teach skills." - Simon Sinek
Heyecan duyan, tutkulu insanlar arıyorlar. Ve sonra onları yükseltmiyorlar o ayrı hikaye:)
Artık 20 sene çalıştığın işten emekli olmak çok da olası görünmüyor. CV lerdeki iş değişikliği süresi 6 aylara düştü bile. Y jenerasyonu artık anlam buamıyorsa yaptığı işte, kendini değersiz hissettiren insanlarla çalışıyorsa bir çıkış yolu hemen aramaya başlıyorlar.
Seni işe aldıran IQn, yükselten EQndur diye bir söz var ya. O da değişiyor artık EQ yani duygusal zeka, teknik yeteneklerine ek olarak lüks bir şey değil. Olması gereken bir şey.
Daha sağlıklı ve keyifli ilişkiler kurabilmek için. Bu yüzden sen deneyimlerini arttır.
10. Keyif Aldığın Şeyleri Yap
Bazen hayatımızda bizi bloke eden bazı şeyler vardı. karar almamızı engeller, konuşmamızı engeller, düşünmemizi hatta yaşam sevincimizi engeller. Biz de bunlarla başa çıkmak adına negatif bir yol seçeriz.
Üzüntümüzü unutmak için fazla yeriz, fazla spor yaparız, fazla içeriz…
Herkesin başa çıkış yöntemi farklıdır hani.
Bazen de sanki anjiyo olmuş gibi o tıkanıklık açılır. Biriyle konuşursunuz ve farkındalıkla o damar tıkanıklığı açılır, yeniden kan beyne ve kalbe hücüm eder hani. Ama hamburger yemeye de devam ederiz.
Edin.
Fakat bir noktadan sonra o hamburgerin kalbini acıttığının farkına vardıktan sonra evde yemek yapmaya başlarız. İşte buna ben ilerleme derim:)
Gerçekten ne istiyorsun?
Dr. Jackyll mı olmak istiyorsun yoksa Mr. Hyde mı? Yoda mı yoksa Darth Vader mı? Ted Mosby mi yoksa Barney mi? Tyler Durden mı yoksa Jack mi? Superman mi yoksa Batman mi?
Ne olmak istiyorsan ol! BoşverME:)
"Words around can not change the world. Change requires action." - Mr. Robot
Doğru ve yanlışın ötesinde bir yer var biliyorum....Orada görüşmek üzere!
Ben buradayım, ya sen neredesin?
Okuduğunuz için, beğendiğiniz için, düşündüğünüz için, sorguladığınız için, o küçük "like" tuşuna bastığınız için, paylaştığınız için çok teşekkür ederim!
Sevgilerimle,
Gizem
Comments