"Bilim, bilgi ve cehaletin sınırında ilerler. Biz bilmediklerimizi itiraf etmekten korkmuyoruz; bunda utanılacak bir şey yok. Utanılacak tek şey, tüm cevapları biliyormuş gibi davranmamızdır. " - Andy Weir
Merhabalar nasılsınız?
Bugün biraz ciddi bir yazı yazayım dedim, yani biraz ciddi:)
Bana gelen sorulardan anladığım kadarıyla çok temel bir yetimizi yavaş yavaş kaybetmeye başlıyoruz: Problem Çözme Yeteneği.
Şimdi Pazartesi Pazartesi bu nereden çıktı demeyin lütfen. ‘Ne İstediğimi Bilmiyorum’, ‘Karar Veremiyorum’, ‘Canım Sıkılıyor’, ‘Yeteneklerimi Bilmiyorum’, ‘Ben Şimdi Ne Yapacağım?’, ‘Gitsem mi? Kalsam mı?’ gibi sorunların en temelinde problem çözme yetkinliği gizli.
Biliyorum hepimiz problemsiz bir hayat istiyoruz, yani kim istemez ki. Fakat bu çok akılcı ve gerçek bir istek değil maalesef. İnsan her gün en az binlerce karar vermesini gerektiren bir boyutta yaşıyor. Problemleri engelleyemeyiz, fakat problem çözme becerimizi geliştirebiliriz. Resilience denilen hayata ve sorunlara karşı esneklik bizim bu yolda devam etmemizi sağlıyor.
Hayat bize çözümsüz dertler vermesin, tek temennim bu. Yoksa bütün bu problemleri bilseydik hiç doğmak istemezdik ama hayattayız ve yaşamak istiyoruz. O zaman daha iyi yaşamak için problem çözme yetimizi geliştirmemiz bizi hem bugün rahatlatır, kendimize güvenimizi arttırır ve çok daha etkili, keyifli ve tatmin dolu bir geleceğe hazırlar.
Problem çözmeyi çok seven biri olarak bilimsel temelle bu konuya açıklık getirmek istedim. Lisedeyken bize matematik hocalarımız çözümü olmayan problemler verirdi günlerce uğraşırdık. Geometri en sevdiklerimdendi, hayali çizgiler çizerdik, boyutları tekrar değerlendirirdik ve sonuç çıkmazdı. Sonrasında öğretmenimiz bize: 'O zaman olmadığını ispatlayın' derdi. Günlerce bazı formüllerin olmadığını ispatlamaya çalışırdık.
İtiraf edeyim o zaman biraz sinir oluyordum bu duruma ama şimdi çok iyi anlıyorum. Bana şu an yaptığım işimi çok daha iyi yapmamı sağlayan bir yetenek kazandırdı o yıllar. Problem çözme ve strateji geliştirme, olay örgüsünü diğerlerinden önce farketme…
Evet neyse efendim, ne diyorduk?...Evet problemler, dertler, çözümsüz sorunlar…Herkes kendi problemini gözünde büyütür, büyüktür de zaten, çünkü problemlerimizin çoğu özneldir ve özeldir. Ve kimse kimsenin sorununu küçümseme hakkına sahip değildir. Ama bizler çok severiz acıları ve problemleri yarıştırmayı, ‘o değil de….’ diyerek karşımızdakinin sözünü kesmeyi, ‘asıl ben daha dertliyim…’ diye karşımızdakinin sorununu küçümseyip kendimizinkini anlatmayı. O zaman da tüm problemler çözümsüz kalır, yara bandı yapıştırıp öteleriz.
Peki nedir problem? Bugün bu konuya daha bilişsel psikoloji yaklaşımıyla bakmak istiyorum. Bilişsel psikolojide problem; zorluk, belirsizlik ya da şüphe içeren bir durum ya da sorun olarak tanımlanır. Problem çözmedeki zihinsel süreç keşif, analiz ve problemi çözmeyi içerir. Ana amaç ve hedef engeli aşmak ve problemi mümkün olan en uygun çözümle bir karara bağlamaktır.
Peki, Problem Çözme Döngüsü Nedir?
Yapılan araştırmalar, bir problemi çözmenin en iyi yolunun problem çözme döngüsü diye adlandırdıkları bir dizi adımı gerçekleştirmek olduğunu söylüyor. Her adım birbirini takip ederek izlemiyor, biz lineer düşünen varlıklar değiliz, arada bazı adımları atlıyor, bazılarına geri dönüyoruz. İstediğimiz sonucu elde edene kadar döngü tekrarlanıyor.
Peki nedir bu adımlar gelin birlikte yürüyelim.
1. Adım Problemi Belirle: İlk adımca önce bir problemimizin olduğunu kabul ederek başlıyoruz. Çoğu insan zaten bu adımda tökezliyor. Çünkü problemi olduğunu hiç farketmeyen ve kör alanda yaşayan o kadar fazla insan var ki şaşırırsınız. Bu adım bize basit gibi gelse de en önemli adımdır. Çünkü problemin kaynağını hatalı belirlemek çözümleri tesirsiz ve faydasız kılar.
Zamanında Dr. House’un da dediği gibi: ‘Doğru tanıya yanlış tedavi uygulamak tedaviyi geciktirir, fakat yanlış tanıya doğru tedavi ölümcüldür.’
2. Adım Problemi Tanımla ve Sınırlarını Belirle: Problemin olduğunu kabul edip varlığını belirledikten sonra, onu çözebilmek için problemin ne olduğunu tam olarak tanımlamalıdır. Yani 'derdin ne?' sorusunun cevabı bu adımda netleşmelidir. (Biz maalesef sınır belirleme ve sınırları koruma konusunda çok gelişmiş bireyler değiliz yetiştiriliş tarzlarımızdan ötürü ama efendim o başka yazının konusu, siz lütfen sınırları belirlemeyi öğrenmeye başlayın, hayatınız çok daha rahatlayacak, inanın)
3. Adım Bir Çözüm Stratejisi Geliştir: Bu strateji genel geçer değil, tamamen o anki duruma ve kişinin özel tercihlerine bağlıdır. Bu yüzden genel geçer kişisel gelişim kitapları okumak strateji geliştirmenize yetmez, hatta sizi demoralize edebilir. Başkalarında işe yarayan çözümler sizde yaramayabilir. Strateji en eksik olduğumuz konulardan biri, benimse güçlü alanlarımdan (Bu arada henüz yapmadıysanız Gallup Clifton Strenght Analizini yapmanızı oldukça öneriririm.)
Zaten bizler çözümsüz hissettiğimizde ya arkadaşlarımıza sorarız onlardya da eşe dosta. Fakat burada kritik bir olay var ki onlar size sempatiyle yaklaştığı için bu strateji kısa dönemlidir. Onlar sizin kendinizi iyi hissetmenizi ister, problemi acacı çekmenizi istemez. Bu da bizi 1. Adıma geri atabilir. Sizi empatiyle dinleyecek kişiler strateji geliştirmenize destek olabilir, dikkatli seçin lütfen.
4. Adım Problem Hakkında Bilgiyi Düzenle: Şimdi uygun vbir çözüm üretebilmek için ulaşabildiğiniz kadar bilgiyi düzenlemelisiniz. Bilgileri genelde toplayıcı mantığıyla belleğimize atarız. Fakat bilinçdışı inanışlar ve bilgiler bizi paralize edebilir. Bunları bilinç düzeyine çekip önceliklendirerek düzenlemeliyiz.
5. Adım İhtiyaç Duyulan Fiziksel ve Zihinsel Kaynakları Tahsis Et ve Kullan: Problemin önemine göre para, zaman, enerji ve başka türlü kaynakların tahsis edilmesi gerekebilir. Problem o kadar önemli değilse çok fazla kaynak kullanmak çözüm için gerekli değildir. Bu adımı da etkili şekilde planlamak gerekir.
6. Adım İlerlemeyi Kontrol Et: Eğer bir ilerleme sağlanamıyorsa farklı stratejileri araştırmak için mevcut yaklaşımınızı tekrar gözden geçirme zamanıdır.
7. Adım Sonuçların Doğruluk Derecesini Gözden Geçir: Bulduğunuz çözümün kesin en iyi sonuç olduğundan emin olabilmek için sonuçlar gözden geçirilmelidir. Ya anında yapabilirsiniz, ya da sonuçları izleyerek 1. Adımı hatırlayıp problemin tanımının değiştiğinden emin olmalısınız.
İyi tanımlanmış problemlerde hedefler nettir, çözüme giden belirli yollar vardır ve verilen bilgiler ışığında engeller ve kısıtlar tanımlanmıştır. Kötü tanımlanan problemlerde ise çözüme götüren spesifik bir yol ya da formül bulunmaz ve problemi tanıyıp, anlayıp, çözmek için daha derin bir araştırmaya ihtiyaç vardır. Bir formül kullanmak kötü tanımlanmış problemleri çözemediğinden, bir çözüm ortaya koyabilmek için bilgi toplanmalı ve analiz edilmelidir.
Peki nasıl çözeceğiz bu problemleri? Asıl aradığımız şey o değil mi? Üzgünüm ama her problem ne demiştik; kişiye ve duruma özeldir o yüzden bana gelen çok basit gibi görünen sorularda bile genel geçer bir yanıt vermeden önce 20 dakikalık ücretsiz seans yapıyorum ki problemi doğru tanımlayalım.
Araştırmacılar da elliden fazla farklı problem çözme stratejisi bulmuşlar. Bunlardan en yaygın olanlarından bazılarını paylaşayım. Bunlar size tanıdık gelecek, eminim şirkette bunlarla ilgili çok eğitime katıldınız, iş süreçleri hakkında uygulamaya çalıştınız, ama kendimize uygulamak aklımıza gelmiyor olabilir:
1. Beyin Fırtınası: Değerlendirmeden önce bütün seçenekleri eleme, bırak aklına gelen herşeyi yaz, sonra sırala, analiz et ve birini seç.
2. Anoloji: Benzer problemlerden öğrenilen bir seçeneği kullan.
3. Parçala: Karmaşık ve büyük problemleri daha küçük ve daha basit parçalara ayır.
4. Varsayım testi: Problemin sebebine ilişkin bir varsayım geliştir, bilgi topla ve bu varsayımı test et.
5. Araştırma: Birbirine benzeyen problemler için mevcut düşüncelerden birini benimse ve kullan.
6. Araçlar-Amaçlar Analizi: Problem çözme döngüsünün her adımında hedefine daha da yaklaşmak için gerekli adımları at.
7. Deneme yanılma: İşte en sevdiğimiz yöntem:) Ya da doğru olana ulaşıncaya kadar çözümleri gelişigüzel dene.
Umarım sizler de problemlerinizden kaçıp ötelemek yerine bu hafta onlarla ilgili çözümler aramaya başlarsınız. Bunu can-ı gönülden diliyorum. Size çözümlü problemler dilerim, ve onları çözme isteği ve gücü.
Ve Dark dizisini izlerken farkettiğim, Hititlerin M.Ö 2000 yılındaki duvar yazısından mı şair Wilferd Arlan Peterson'a ait bir şiirden mi olduğu tartışmalı bir güzel anektodla yazımı sonlandırmak isterim.
Bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için CESARET, Değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmek için SABIR, İkisi arasındaki farkı bilmek için AKIL ve Beni aşkın körlüğünden ve yalanlarından koruyacak DOSTLAR ver...
Görüşmek üzere,
Sevgiler,
Gizem
mail: gizemsahan@gizemsahan.com
コメント